En son Blog Yazarları Çalıştayı‘na konuşmacı olarak davet edilmiş, ancak talihsiz bir halısaha kazasından ötürü baldır kemiğimin (fibula) kırılmasından ötürü programa katılamamıştım. Tıpkı Blog Yazarları Çalıştayı gibi İstanbul Üniversitesi Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleşen 2. Bilişim Hukuku Zirvesi‘ne dinleyici olarak katılmak istiyordum. Bu kez sağsalim İstanbul’a ayak basmayı başardım ve konferansın birçok oturumunu dinleme fırsatım oldu.
Bu zirveden, bilişimle ilgilenen hukukçular ve diğer meslek grupları için paylaşmak istediğim bazı notlarım var. Yalnızca şahsi merakımı yansıtan bu notların yanı sıra umuyorum ki, zirveyi organize eden arkadaşlar zirvenin tamamını metne dökerek konferansa katılmayanlar açısından da kalıcı bir işe imza atarlar.
- Bu yıl zirvede ağırlıklı olarak büyük veri (big data), şeylerin interneti (internet of things) ve henüz yürürlüğe giren kanundan kaynaklı kişisel verilerin korunması meseleleri konuşuldu.
- Zirvenin ilk gününde (9 Nisan) büyük veri ve şeylerin interneti kavramları teknik ve sosyolojik açıdan yaklaşılarak incelenirken, ikinci gününde (10 Nisan) ağırlıklı olarak kişisel veriler ve büyük veri üzerine hukuki değerlendirmeler yapıldı.
- Teknoloji ve bilişime dayalı gelişen yeni hukuk dallarında, sağlıklı bir hukuki analizin ortaya koyulabilmesi için o alana ilişkin teknik altyapının tam anlamıyla bilinmesi gerektiği bir gerçek. Bu zirvede hukuk alanındaki akademisyen ve avukatların birçoğu, büyük veri, şeylerin interneti ve kişisel veri konularına ilişkin teknik sürece hâkim konumda idiler. Bu da zirveyi dinlenebilir kılan önemli detaylardan birisiydi.
Birinci Günden Notlar
- Murat Lostar‘ın ceplerimizde aslında ne kadar güçlü cihazlar taşıdığımıza ilişkin Apollo 11’deki bilgisayar sistemiyle Iphone 6 Plus karşılaştırması oldukça etkileyiciydi. (Apollo 11: 0,043 mHZ güç ve 8 kBit hafıza / Iphone 6 Plus: 1.4 gHZ güç ve 16 GB hafıza)
- Yrd. Doç. Dr. Hasan Sait Ölmez‘in kişisel verilerin korunması düzenlemelerinin mahremiyet ve katma değer dengesini nasıl değiştirdiğine ilişkin hazırladığı slayt, meseleyi son derece iyi özetliyordu.
- Dr. Oğuz İçoğlu, 11 Eylül saldırıları döneminde oluşan büyük verinin analizinin yapılmış olması senaryosunda, saldırıların engellenebilmiş olacağını aktardı.
- Bir dinleyicinin “İnovasyon için kişiler, kendi verilerinden kolaylıkla feragat edebilirken, neden şirketler inovasyon uğruna AR-GE faaliyetlerinin arkaplanlarını paylaşmazlar?” sorusu ticari menfaatlerin aslında inovasyonun önünde olduğunu gösteriyordu, bu soru dikkatimi çekti.
- Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden hocam Yrd. Doç. Dr. Mehmet Bedii Kaya, adli bilişimle ilgili temel sıkıntının CMK.m.134 olduğunu aktardı. Buna göre Türkiye’de birçok mahkeme cep telefonunu kanunun deyimiyle ‘bilgisayar’ olarak kabul etmediği için cep telefonu üzerinde kanun kapsamında bir arama gerçekleştiremiyor. Bu düzenlemenin değişmesi gerektiğine değinen Yrd. Doç. Kaya, CMK.m.134’ün klasik anlamdaki bilgisayarların bilişime hâkim olduğu dönemde yapılan bir düzenleme olduğunu ifade etti.
- İÜHF Kamu Hukuku Doktora öğrencisi Buket Abanoz, İHAM’ın kalıcı ve sistematik şekilde izleme yapılmadığı sürece kamera kayıtlarının İHAS nezdinde bir ihlâl oluşturmadığına ilişkin kararı aktardı.
- Barrister Özge Erdem, domain kaydı alanında çalışan bazı şirketlerin ICANN’e yaptığı yoğun istek üzerine .istanbul, .law, .bbc, .nike, .art gibi yeni üst düzey alan adlarının ortaya çıktığını ifade etti.
İkinci Günden Notlar
- Bilişim Hukuku alanındaki çalışmalarını 1998’den bu yana yürüttüğünü ifade eden Doç. Dr. Leyla Keser, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu için “ilk bu kanuna çalışmaya başlamıştık, ama en son bu kanun çıktı, o arada bilişim hukukuna ilişkin başka çok şey üzerinde çalıştık” dedi.
- Doç. Dr. Leyla Keser ayrıca, Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte hem kamu tüzel kişileri içinde hem de özel tüzel kişiler içinde veri sorumlusu ve veri işleyen kavramlarının birbirinden net bir şekilde ayırt edilmesi gerektiğine değindi.
- Doç. Dr. Burak Gemalmaz, Yargıtay’ın kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi dosyalarında genellikle özel hayatın gizliliğini ihlâl suçu üzerinden değerlendirme yaptığını, dolayısıyla kişisel verilere ilişkin TCK düzenlemelerinin pratikte Yargıtay tarafından kullanılmadığına dikkat çekti. Gemalmaz, ayrıca hassas verilerin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda sınırlı şekilde sayılmasını eleştirdi.
- Ar. Gör. Sedat Erdem Aydın, ceza hukukçuları olarak Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda kişisel veriler açısından özel hukuka uygunluk nedenleri beklediklerini, ancak bunları Kanun’da göremediklerini belirtti.
- Ar. Gör. Dr. Nafiye Yücedağ Göztepe, veri sorumlusunun genel sorumluluğu yanında adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerine göre sorumlu olacağını belirtti.