Okuyacağınız röportajlar, “Sokak Sanatçıları” başlığıyla ilk olarak mavimikrofon dergisinin nisan 2013 sayısında yayınlanan dosya çalışması kapsamında mavimikrofon editörleri tarafından yapılmıştır. Dosya çalışmasında yer alan diğer yazı ve röportajlar için sayfanın en alt kısmında yer alan bağlantıları kullanınız.
Tufan Aldemir
30 yaşında. Elinde saksafonuyla sokakta 8 yıldır çalıyor. Sosyoloji bölümü öğrencisi.
Sokak candır, sokak hürriyettir. Savaş da sokakta başlar, aşk da. Müzik de orada başlasın.
Sokakta, saksafon çalarak saatte yüz lira kazanabiliyorum, sanırım bu benim hayatımı idame ettirebilecek bir rakam; ama öyle bir amacım yok. Yani bu işi sadece severek yapıyorum. Öğretmen olmak istiyorum ben, çocukları seviyorum. Bildiklerimi onlara aktarmak istiyorum.
Bir gün Kızılay’da üst köprüde çalıyorum. Bir beyefendi yanaştı, şık bir takım elbise içinde. Benden bir şarkı çalmamı istedi; “Senede bir gün” Çalmaya başladım. Tam şarkının ortasındayken hüngür hüngür ağlamaya başladı. Meğer, eşini kaybetmiş bir yıl önce. Onların şarkısıymış. Yirmi lira verdi bana, hiç unutmam. Bu şarkının böyle bir acı hatırası vardır bende.
Beş altı yıl önce. Kızılay, aynı zamanda sokak sanatçılarının birbiriyle “sert” bir rekabet içinde olduğu bir alan. Ney üfleyen uhucu bir çocuk vardı. Bıçağını göstererek; “buralarda ancak ben çalarım” dedi; fakat göremedim kendisini ondan sonra. İlginç bir neyci; uhucu neyci.
Perros Del Camino
Dört farklı ülkeden dört sanatçı. Birbirleriyle bisiklet turlarında tanışmışlar. Yaklaşık bir yıldır birlikte sokaktalar.
Sakarya sokakta en bahtı açık günümüz. Sokak sanatçılarıyla röportaj için çıktığımız bu günde, dünyayı gezerek sanatını icra eden bir grupla karşılaşıyoruz. Bu fırsatı hiç kaçırmadan yaklaşıyoruz kendilerine ve soruyoruz; bu grup nasıl oluştu?
Biz grup üyeleriyle aslında ‘bisiklet üstünde’ tanıştık. Hepimiz bisiklet tutkunu insanlarız. Jose’u Polonya’dan aldık; Che ile Makedonya’da tanıştık, Marco Selanik’te bize katıldı. Sonra birlikte insanlar için seyahat etmeye başladık, onları eğlendirmek için. Yolculuklarımızı çoğunlukla bisikletle yapıyoruz. Bisikletle yüzlerce kilometre yol kat ettik. Şu sıralar otobüs ve treni kullanıyoruz, bisikletlerimizi sattık kısa bir süre önce. Tabi arabaları durdurup onlarla birlikte yolculuk yapmak da bizim için bir başka yol.
Nerede kalıyorsunuz?
Gittiğimiz yerlerde, her seferinde farklı bir tecrübe ediniyoruz. Bazen boş evleri yalnızca uyumak için kullanıyoruz, bazı zamanlar banklarda yatıyoruz, doğa ile iç içe. Bazen de misafirperver insanlar bizi evlerine davet ediyorlar. Her gün başka bir yerdeyiz.
Sokak sanatçılığı sizin için neyi ifade ediyor?
Bizim yaptığımız bu iş dışında başka bir işimiz yok; yani bizim mesleğimiz sokak sanatçılığı. Bizce sokak sanatçılığı kendini ifade edebilmek için muhteşem bir yol. Sokak sanatçısıysan hiçbir korkun olmuyor bir şeyler söylerken; tamamen hürsün.
Hem ülke ülke gezip, hem temel ihtiyaçlarını karşılayabilen bir grup Perros Del Camino. Soruyoruz; kazandığınız para size yetiyor mu?
İnsanlar sokakta yapılan şeylerle mutlu oluyorlar ve bunun karşılığını veriyorlar. Tabii verilen miktar, performans sergilediğimiz yere, etrafınızda bulunan insanların kültürlerine, içinde bulunulan ülkenin ortamına göre değişebiliyor. Yine de şunu söyleyebiliriz ki kazandıklarımız, ihtiyaçlarımız için çoğu zaman yeterli oluyor. Mesela Yunanistan’da birkaç yüz euro kazandığımızı hatırlıyorum, sanırım bu en çok kazandığımız paraydı. Bazı zamanlarda hayal kırıklığıyla bitiriyoruz, günü. Mesela Mudanya’daydık Ankara’dan önce. Çalmaya başladığımızda, kendimizi çok kötü hissettik. İnsanlar bize “neden bu huzurlu şehri, aptal müziğinizle rahatsız ediyorsunuz” der gibi bakıyordu; “Neden buradasınız”.
Bir gün uyanıyoruz, cüzdanımız bomboş. Canımız sigara ve kahve istiyor. Bazen sırf bunun için çalıyoruz sokaklarda. O gün için bir de yatacak yer bulduk mu, bizden keyiflisi yok.Grubun solisti Che, son sözü söylemek için yaklaşıyor ses kayıt cihazımıza ;Son olarak şunu söylemek istiyorum. Dünyayı gezmeye başladığımdan beri, dünyadaki en mutlu insan oldum. Benden size öneri; rutinlerinizi bırakın, korkularınızı bir kenara koyun ve dünyayı gezmeye bakın. Che, cebinden çıkardığı kağıttan şu cümleyi okuyor, Türkçe: “İşini bırak, hayatı sev”.
Gezgin sokak sanatının genç devrimcisi Che ve arkadaşlarına teşekkür ediyor ve umuyoruz ki Türkiye sınırlarından sapasağlam bir şekilde ayrılsınlar, maceralarına devam etsinler. Güle güle Che!
Ferhat Kılıç
18 yaşında. 8 yıldır sokaklarda performansını sergiliyor. Sokak sanatını mesleği olarak görüyor.
Pandomime olan ilgim Charlie Chaplin filmleriyle başlar. Çocukken, çok severdim izlemeyi. Charlie Chaplin filmlerindeki sessiz görüntü, Pandomim müzikleriyle birleşince içimde bu sanata karşı müthiş bir ilgi oluştu. Tabii, hiçbir eğitim alma fırsatım olmadı; deneye deneye kendimi yetiştirmeye çalıştım.
Yalnızca sanat için yapıyorum ben bu işi. Yanımda kimse yok. Bu sokakta pandomim yapan diğer gruplarla hiçbir alakam yok. Onlar bir yere bağımlı olarak çalışıyor. Bense bağımsız bir şekilde istediğim saatte sokaklardayım, istediğim vakitte evde.
Pandomim sanatı, fazla yaygın olmayan bir sanat. Ben de bunu elimden geldiği kadar insanlara aktarmaya çalışıyorum. Sadece elimde bir tane teybim var. Onunla çeşitli yerlerde sanatımı icra etmeye çalışıyorum. Tabii bu 8 yıllık süreçte zabıtayla sürekli başım dertteydi. 8 teyp ve 2 amfime el koyuldu. Buna rağmen çok sevdiğim için pandomime devam ediyorum.
Asıl sahne sokaktır, çünkü sokakta yürürken, aniden durup sanatı izlemek önemli bir tercihtir. Belediyeler bu işi yasaklamış durumdalar. Zabıtalar sürekli peşimizde. Halbuki biz sokak sanatçıları sokaklara renk katıyoruz, sokaklar boş durmamalı.
Öğrencilere Sorduk
Yer: Ankara Hukuk Fakültesi
“Sokak Sanatçıları” dosyasının muhtevası
- Sokaktaki Sanat / Furkan Güven Taştan
- Sokak Sanatçılığı Üzerine / Talat Kartal
- Kaldırım Ressamlığı / Furkan Güven Taştan
- Sokak sanatçılarıyla röportajlar / mavimikrofon ekibi
- Karikatür / Gökhan Şentürk
- Sokak sanatçıları sayısı için hazırlanan video çalışması (Youtube)