Hukukta Yüksek Lisans Tezi: 9 Ders

Bu süreçte temel olarak akademik araştırmaya ve yazıma ilişkin metodik prensipleri özümsemeye çalışarak kendime özgü usulî kurallar oluşturmaya çalıştım.

Enflasyonun yaşandığı eğitim dünyasında, yüksek lisans derecesi almak yıllar öncesi kadar zor değil sanıyorum. Bu, eskinin lise mezunlarının şimdiki üniversite mezunlarına taş çıkarması durumu esasında. Dereceler, iş bulmak için yeterliliğini kaybettikçe, eğitimde paradigmalar değişiyor. TED’in en çok izlenen konuşmacılarından, eğitimci Ken Robinson’un o sözü de süreci çok iyi özetliyor aslında: “(Akademik) sistem ayaklarımızın altından kayıp gitmekte”.

Enflasyonun bir yansıması da akademik eğitim basamaklarının sürekli artma eğiliminde olması. Öyle zannederim ki doktora sonrası araştırmaları (postdoc) da bu enflasyonun bir sonucu. Zira akademik otoriteler, alttaki dereceler kolaylaştıkça bir yandan yeni “level”ler üretmesi gerektiğini hissediyor ve üretiyor da.

Bu ön kabullerle başlamak istedim “çıkardığım dersler” yazısına. İnsanların, bir yüksek lisans derecesi için yazılan şahsi çıkarımları çok da umursamayacaklarını tahmin ederek. Her şeye rağmen, yüksek lisans derecesini üniversitede kadrolu çalışmak suretiyle elde etmiş bir akademisyen adayı olarak kendimi çevreme karşı borçlu hissediyorum. Bu borcu da, okumakta olduğunuz blog yazısıyla ödemek isterim. Buyrunuz.

2016 yılı ilkbahar aylarında başladığım tez süreci, bilimsel araştırma yaptığım zannı üzre “bilimsel araştırmanın gayesi yayındır” [1] prensibinden hareketle geçtiğimiz Temmuz ayında tezin bir kitap olarak yayımlanmasıyla sonlanmıştı. Ancak üniversite hayatımda ve yüksek lisans ders döneminde metodolojiye ilişkin bir ders almamış olmam; belki de birilerinin vermemiş olması demeliyim; tez sürecini olması gerekenden birkaç ay öteledi. Zira tez öncesinde yöntembilime ilişkin bir ders alıp, bu dersten öğrendiklerimi kendi usul süzgecimden geçirerek bana özgü metodolojiyi keşfedebilseydim, daha sistematik bir şekilde tezimi tamamlayabilirdim. Elbette bunları bir pişmanlık ifadesinde bulunmak için değil, belki bu yazıyı okuyanlar açısından naçizane bir tavsiye olarak dikkate alabilme ihtimallerine binaen yazıyorum.

Metodolojik eksikliklerle başlayan yüksek lisans macerası, benim için yalnızca tez konusunun salt içeriğini değil, aynı zamanda bu düzeyde bir akademik metin oluşturmanın usulî tarafını da öğrenmeme vesile oldu. Bu süreçte temel olarak akademik araştırmaya ve yazıma ilişkin metodik prensipleri özümsemeye çalışarak kendime özgü usulî kurallar oluşturmaya çalıştım. Tıpkı Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi’nin yazarı Becker’ın da tavsiye ettiği gibi, metodolojik prensipleri birebir uygulamaya koymak yerine, özgü yöntemsel yolları bulmaya çabaladım.

Şimdi, tez süresince tecrübe ettiğim bazı durumları, yöntemlere düşkün biri olarak başlıklar halinde sıralamaya çalışacağım. Bu başlıklar, aynı zamanda benim için de doktora çalışmalarında kullanacağım çivilenmiş dersler olarak blogumda kalacak [2].

#1. Yolu gösterene dikkat!

Yolu gösteren, yani danışman hoca. Almanya ve Avusturya gibi kimi ülkelerdeyse tez babası (doktorvater)… Gerçeğini seçme imkânınız olmadığı gibi, çoğu zaman tez babanızı da seçtirmiyorlar size Türk akademisinde. Bu husus belki de doğrudan tez yazarının metodlarını etkilemiyor; ancak üzerinize eğilen bilgili bir danışmanın tezinizi son derece müspet yönde etkileyebileceğini belirtmek gerekir [3]. Dolayısıyla ders döneminde bu özelliklere sahip bir hocayı “keşfedip” danışmanlığınızı istemeniz faydanıza olabilir.

#2. Akademik okumalar için Keshav’ın “üç geçişli yaklaşımı”

Tez sürecinin başında keşfettiğim müthiş bir yöntem bu. Verimli bir akademik okuma için S. Keshav’ın uzun yıllar boyunca edindiği tecrübeden çıkardığı “Bir Makaleyi Nasıl Okumalı?” başlıklı yazıya göz atmalısınız. Üç geçişe dayanan bu yöntemin, yalnızca makaleler açısından değil, aynı zamanda daha geniş hacimli akademik metinler açısından da uygulanabileceği kanaatindeyim.

#3. Dijital not alma araçlarından faydalanmak

Aralarına hiçbir zaman kendimi dâhil edemediğim çok çalışkan öğrencilerin gözlemlediğim kadarıyla tez sürecinde yaptığı ilk şey: tez için yeni bir defter alıp özenle not almaya başlamak. Buna yanlış diyebilmek fazla iddialı olacak belki; ancak dijital ortamda, aldığınız her nota bir etiket koyarak not almanın işleri epey kolaylaştırdığını söylemeliyim. Ben uzun süredir Evernote yazılımından yararlanıyorum. Hemen her cihazdan kullanabildiğim bu yazılımla dijital ya da basılı ortamdaki makale, tez veya kitaplardan ihtiyaç duyduğum kısımları, etiketleyerek kolayca içeri aktarabiliyordum. Alternatifi olan OneNote’u da deneyen biri olarak Evernote’u öneriyorum. [2023 yılı için bir güncelleme:Yeni favorim Obsidian]

Tabi bir de siz ne kadar dijitalleşirseniz dijitalleşin, çalıştığınız kişi ve kurumların dijitale yatkın olmaması sebebiyle teze ilişkin evrakları, fiziken de bir düzene sokmak gerekiyor. Bu sebeple, fiziki bir tez klasörü tutup içerisinde tüm basılı evraklarınızı toplayabilirsiniz. Bana göre ne kadar çok düzen, o kadar iyi tez.

#4. Aklı toparlamak için zihin haritalama yöntemi

Uzun bir metin kaleme almanın en zor yanlarından birisi de, konunun sistematiğini oturtmak. İçindekiler tablosu vasıtasıyla başlıkları sistematize etmek mümkün; ancak daha mikro düzeyde bir sistematik elde etmek isteniyorsa bunun için ideal yöntem bence zihin haritalama! Yöntemin uygulanmasına ilişkin ayrıntılar için “Hukuk Öğrencileri için zihin haritalama” başlıklı blog yazımdan yahut “Hukukta Zihin Haritalama” başlıklı makalemden yararlanabilirsiniz.

#5. Referans yönetimi için bir yazılım şart

Uzun ve kapsamlı bir akademik metnin yazımının hâli hazırda taşıdığı zorluklara, bir de referansları/atıfları yönetme işini katmak istemiyorsanız, işin başından Endnote, Zotero, Mendeley gibi bir yazılımla referanslarınızı bilgisayarınızdan yönetmeyi tercih etmelisiniz. Tezin yazımına başlamadan önce, yazılımı çözmek için uzun süreler de harcayabilirsiniz, ilerleyen fazlarda buna değdiğini göreceksiniz. Referans yönetimiyle ilgili Türkçe derslere Dr. Celal Öney’in web sitesinden ulaşabilirsiniz.

Macbook kullanıcıları için, hem açık kaynak kodlu olması hem de arayüzünü daha başarılı bulmam nedeniyle tercih ettiğim Zotero‘dan son derece memnun kaldığımı söyleyebilirim.

İlk bakışta bir referans yönetim yazılımı size ne sağlar?

  • Uzun vadede oluşturacağınız dijital kütüphane, her akademik çalışmada işinizi kolaylaştırır. Aradığınız makaleye yalnızca yazar ismini yazarak ulaşabilirsiniz. 00155125.pdf ve benzeri şekildeki pdf isimleri içinde kaybolmazsınız.
  • Akademik çalışmalarınızdaki her türden esere (kitap, makale, tez, kanun, mahkeme kararı gibi) yönelik atıflarınızı bu yazılımlar aracılığıyla çok kolay şekilde yapabilirsiniz.
  • Atıf yaptım; ama kaynakçaya eklemeyi unutmuşum.”​ problemini hiçbir zaman yaşamazsınız. Zira yazılım, atıf yaptığınız her kaynağı otomatik olarak kaynakçaya ekler.
  • Yazılım, yaptığınız tüm atıfların aynı stilde olmasını sağlar. Atıfların biçim açısından birbiriyle uyumlu olup olmadığına saatler harcamak zorunda kalmazsınız.
  • İstediğiniz eserlerden tek tıklamayla anında bir kaynakça oluşturabilirsiniz.

#6. Soru sorarak yazmak

Yazım sürecinin sonlarına doğru keşfedebildiğim soru sorarak yazma metodu, gözlemleyebildiğim kadarıyla yazılanları daha açık bir hale getiriyor. Eğer yazılan konu müsaitse her paragrafta bir soruya cevap vermek, iyi bir fikir olabilir.

#7. Uzun yazmak bir başarı mı?

Yaklaşık 180 sayfalık bir tezi bitirdikten sonra, daha çıplak şekilde gördüğüm bir gerçek var: uzun yazmak bir başarı değil. Tezin hacminin belirlenmesi biraz enstitülerin biraz da danışman öğretim üyelerinin görevi; ancak ideal bir yüksek lisans tez uzunluğunun yüz ilâ yüz yirmi sayfa civarında olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda en başından, öngörülebildiği kadarıyla tez konusunun kapsam ve sınırlarını iyi tartmak gerekiyor.

#8. Çok insana okut, hepsine teşekkür et!

Zaten yazdığı bir yüksek lisans tezi, onda da 30 kişiye teşekkür etmiş.” Umursamayın. Sizin göremediğinizi, farklı gözler görür. Bölümünüzdeki farklı mesleklere sahip insanlara okutmaktan çekinmeyin ve en sonunda hepsine de teşekkür etmeyi ihmal etmeyin.

#9. Sorular üzerinden savunmak

Bir tez yeni fikirler iddia ediyorsa, tez savunmasında da ortaya atılan fikirlerin soru bazlı olarak cevaplanması gerekiyor. Yâni bir tez yazarı olarak tezinizde hangi sorulara cevap bulduysanız onları savunmak bence daha avantajlı bir yöntem. Zira 150 sayfalık bir tezi 15 dakikada baştan sona özetlemek mümkün, makul ve mantıklı değil. Kendi tezim için, savunmamda şu sorulara cevap aramıştım:

ve son olarak, bu kadar önem verdiğiniz tezinizi elbette canınız pahasına, başarıyla savunacaksınız. Bir videoyla yazıyı sonlandıralım:

Master tezinin bulunduğu çantasını silahlı soygunculara kaptırmadı. pic.twitter.com/F1nfRqO3YD

— BBC Türkçe (@bbcturkce) 14 Eylül 2017


Dipnotlar:

1. *Robert A. Day‘; Bilimsel Bir Araştırma Nasıl Yazılır ve Yayımlanır, s. XV.

2. Bu anlamda yazmanın, yazarına dönük hatırlatıcı tesirine her zaman hayran kalmışımdır. Biraz da bunun için yazmayı ve yayımlamayı seviyorum ya, neyse; bu başka bir yazının konusu.

3. Bu vesileyle, tezimin danışmanlığını yürüten hocam Yrd. Doç. Dr. Ünsal Dönmez‘e teşekkür ediyorum. “Ters motivasyon üstadı” olarak andığım hocamın bu süreçteki kılavuzluğu, çalışmanın hukukî temelleri ile şekli ve şemalini baştan sona değiştirmiştir.


İlgili diğer yazılar

2 yanıt

  1. Feyza Nur avatarı

    Yüksek Lisansını ne üzerine yapacağını daha şimdiden düşünen bir 3. sınıf hukuk fakültesi öğrencisi olarak, yazınızın çok değerli olduğunu düşünüyorum abi. Tavsiyelerinizi heybeme atıyorum, teşekkür ederim! 🙂

  2. Şarkiyatçı avatarı
    Şarkiyatçı

    Çok güzel ve gerekli noktalara işaret eden bir yazı olmuş. Elinize sağlık 👏👏👏